Türk Muhribini Vuran ABD "Yanlışlık"ı: TCG Muavenet'e Yapılan Saldırının Yıldönümü

Tarih:2024-10-02 09:51:14 Editör: Talas Express Haber 320

2 Ekim 1992, gece yarısı. Adalar Denizi’nde devam eden NATO Kararlılık Tatbikatı’92 (Display Determination 92 NATO) kapsamında bir dramatik olay yaşandı.

2 Ekim 1992, gece yarısı. Adalar Denizi’nde devam eden NATO Kararlılık Tatbikatı’92 (Display Determination 92 NATO) kapsamında bir dramatik olay yaşandı.


Türk Donanması’nın göz bebeği, TCG Muavenet, yaklaşık 300 mürettebatıyla dinlenme modundayken korkunç bir patlama ile sarsıldı. Gece saat 00.04’te, suların dinginliği kimsenin önceden tahmin edemeyeceği bir şekilde bozuldu. Uzaklarda, Amerikan uçak gemisi USS Saratoga (CV-60) tarafından ateşlenen iki Sea Sparrow hava savunma füzesi, TCG Muavenet'in köprü üstü ve savaş harekat merkezini vurdu.


Patlama, geminin en kritik ve hayati bölgelerinden biri olan köprü üstünde ve savaş harekat merkezinde büyük yıkıma sebep oldu. Anında devre dışı kalan gemi, kolektif bir mücadeleye girişmişti. Bu haberin satırlarına yansıyan anons sesleri arasında o korkunç geceyi anlatan kalplerin attığı duyuluyor: "Buralar bir savaş gemisinin en ciddi ve hayati diyebileceğimiz bölgeleridir. Gemiyi tamamen etkisiz hale getirir."


O kaostan arta kalan; TCG Muavenet’in genç komutanı Yarbay Levent Kudret Güngör, Uçaksavar Yardımcı Subayı Teğmen Alper Tunga Akan, Telsiz Astsubay Çavuş Serkan Aktepe, İkmal Çavuşu Mustafa Kılıç ve Er Recep Atak’ın şehadeti, 22 askerin ise yaralanması oldu. 1944 yılında göreve başlayan ve 1974 Kıbrıs Barış Harekatı da dahil birçok başarılı görevde yer alan Allen M. Sumner sınıfı muhrip USS Gwin, TCG MUAVENET (DM-357) adıyla hizmet veriyordu.



Füzelerin hedefi olan gemimizin yara almasının ardından, USS Saratoga'nın komutanı olayın bir "yanlışlık" olduğunu ifade etti. Ancak bu açıklama pek çok kişi tarafından "eğitimsizlik ve disiplinsizlik" olarak değerlendirildi. Sonuç olarak olay, idari kovuşturma ve askeri disiplin cezaları ile kapatıldı. Ne var ki, bu olay, denizlerde zor kazanılmış dostluğu sorgulatan bir kara leke olarak zihinlerde kaldı.


Onlarca yıl önce denizlerin derinliklerinde kaybolan bu acının izleri, hala hafızalarda güçlü bir şekilde duruyor.