Tarihin Utanç Sayfaları: Halkını Soyan İktidarlar

Tarih:2025-01-05 12:44:36 Editör: Talas Express Haber 328

Kumar masasında oynanan oyunların en temel kuralı, sonuç ne olursa olsun masadan kalkmanın bir bedeli olduğudur.

Kumar masasında oynanan oyunların en temel kuralı, sonuç ne olursa olsun masadan kalkmanın bir bedeli olduğudur. Aynı şekilde, siyasetin de değişmez kurallarından biri, halkına karşı sorumluluk taşımaktır. Ancak dünya tarihine baktığımızda, bu sorumluluğu unutan ve kendi halkını soyan iktidarlar görmek maalesef mümkündür.


Tarihin karanlık sayfalarında, en bilinen örneklerden biri, Filipinler'in eski Devlet Başkanı Ferdinand Marcos'tur. Marcos, 1965-1986 yılları arasında iktidarda kalmış ve görev süresi boyunca yaklaşık 10 milyar doları ülkeden kaçırmakla suçlanmıştır. Halkını yoksulluk içinde bırakan Marcos, bu kara parayı kişisel lüksüne harcarken, milyonlarca Filipinli açlık sınırının altında yaşam mücadelesi vermiştir.


Bir başka örnek ise Uganda'nın eski lideri Idi Amin'dir. 1971-1979 yılları arasında iktidarda kalan Amin, ülkesini ekonomik ve sosyal bir buhrana sürüklemiş, kendisi ve çevresindekiler için büyük servetler biriktirmiştir. Amin’in diktatörlüğü döneminde, Uganda halkı hem ekonomik sıkıntılarla boğuşmuş hem de ciddi insan hakları ihlalleriyle karşı karşıya kalmıştır.


Yakın tarihimizden de bir örnek vermek gerekirse, Venezuela'da Hugo Chavez ve halefi Nicolas Maduro dönemlerinde yaşanan ekonomik krizler dikkat çekicidir. Chavez’in sosyalist politikaları başlangıçta halkın ilgisini çekse de, kötü yönetim ve yaygın yolsuzluk nedeniyle ülke ciddi bir ekonomik çöküş yaşamıştır. Maduro’nun başa geçmesiyle devam eden bu durum, Venezuela'yı hiperenflasyon ve kıtlıklarla yüz yüze getirmiştir.


Bu örnekler, fazla uzağa gitmeden bile bir iktidarın nasıl kendi halkını mağdur edebileceğini göstermektedir. Ancak tarihin başka bir öğüdü de; bu tür yönetimlerin er ya da geç sahneyi terk ettiğidir. Sürekli olarak hesap vermesi gereken iktidarlar için "ütüp kaçmak" gibi bir lüks yoktur. Halkın gözünden düşen bir yönetim, er ya da geç yaptıklarının bedelini ödemek zorunda kalır.


Siyasetin de kumar gibi masadan kalkışı vardır ve bu kalkış, vicdanın ve tarihin hesap defterlerinde mutlaka sorgulanır. Unutmamak gerekir ki, toplumun refahı için görevde olanlar, halkın güvenini boşa çıkardıkları an tarihin unutmayan sayfalarına hapsolur.


Bu yazı, tarihten alınacak derslere ışık tutmak ve günümüze bir uyarı niteliği taşımaktadır. Siyaset sahnesine adım atan herkesin birincil görevi, toplumun huzur ve refahını sağlamak, kendinden sonraki nesillere gurur duyacakları bir miras bırakmaktır. Aksi halde tarih, hesap sorucu özelliği ile her daim karşımıza çıkacaktır.