"Sakın kavga etmeyin. Kaybederseniz hastanelik olursunuz. Kazanırsanız hapse girersiniz."

İstanbul Fatih'te yaşanan ve herkesi dehşete düşüren olay, Türkiye'de artan şiddet olaylarının ne kadar ciddi boyutlara ulaştığını bir kez daha gözler önüne serdi. 19 yaşındaki kasap Semih Çelik, sevgilisi İkbal Uzuner'i (19) Edirnekapı surlarında vahşice katlederek başını kesip surlardan aşağıya attı. Korkunç cinayetin hemen ardından, Çelik çevredeki insanların gözleri önünde surlardan atlayarak intihar etti.

Bu olayın şok dalgaları henüz dinmemişken, Semih Çelik'in aynı gün Eyüpsultan'daki eski sevgilisi Ayşenur Halil'i de benzer bir şekilde boğazını keserek öldürdüğü ortaya çıktı. Bu korkunç cinayetler, bir kez daha Türkiye'de şiddet suçlarının geldiği boyutu gözler önüne serdi ve adalet sisteminin caydırıcılığı konusundaki tartışmaları alevlendirdi.

Son dönemde artan şiddet olayları, Türkiye'de vatandaşların cezaların caydırıcılığı üzerine yeniden düşünmesine neden oluyor. Çeşitli kesimlerden gelen eleştiriler, daha sert yaptırımların uygulanması gerekliliğini savunuyor.

Bu konuda dikkat çeken bir başka görüş ise Çin'den geldi. Uzun yıllar Çin'de yaşayan bir akademisyen, Çin adalet sisteminin caydırıcılığına dikkat çekti. "Yıllarca Şanghay’da yaşadım, bir tane kavgaya bile denk gelmedim. Sadece birkaç kez ağız dalaşı gördüm. Yaptırımlar sert olduğu için insanlar kavga etmiyor. Şehirdeki birçok yerde polis uyarıları var; 'Sakın kavga etmeyin. Kaybederseniz hastanelik olursunuz. Kazanırsanız hapse girersiniz.'"

Yaşanan bu trajik olaylar, toplumda şiddetin sebeplerini ve önlenebilirliğini tartışmaya açarken, adalet sistemindeki reformların ne kadar gerekli olduğunu yeniden gündeme getirdi.