Asgari Ücret Arttı, Peki Bu Kimin İçin?

Tarih:2024-12-26 11:18:18 Editör: Talas Express Haber 169

Türkiye’de asgari ücretin 22 bin 104 TL’ye yükseltilmesi, ekonomik politikalara ve uygulamalara dair ciddi soru işaretlerini beraberinde getiriyor.

Türkiye’de asgari ücretin 22 bin 104 TL’ye yükseltilmesi, ekonomik politikalara ve uygulamalara dair ciddi soru işaretlerini beraberinde getiriyor. Ekonomi yönetiminin başındaki Mehmet Şimşek'in programına bağlılık gösteren bu adım, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önceki söylemlerinin aksine, yabancı finans kuruluşlarının tavsiyelerine uyum sağlandığı izlenimini veriyor. Bu durum, piyasalarda güven sağlamaya ve uluslararası arenada daha kolay borçlanma avantajı elde etmeye yönelik bir hamle olarak değerlendiriliyor. Ancak bu yaklaşımın sürdürülebilirliği düşündürücü.


Orta vadede, Merkez Bankası’nın sıkı para politikasıyla faiz oranlarını yüksek tutacağı ve artı reel faiz uygulamasıyla piyasalarda denge sağlama çabası içinde olacağı öngörülüyor. Ama bu stratejinin vatandaşın cebine ne kadar yansıyacağı belirsiz. Türkiye'de büyüme söylemleri sıkça dile getirilse de bu büyümenin temel gündelik yaşama ne denli sirayet ettiği tartışmalı.


Mevcut ekonomik önlemlerle büyüme oranları ve makro ekonomik göstergeler kağıt üzerinde olumlu bir tablo çiziyor olabilir. Ancak bu gelişmelerin gelir düzeyine yansıması sınırlı kaldığında, geniş halk kesimlerinin refah seviyesini artırmakta yetersizlik yaşandığı açıkça görülüyor. Ekonomik büyüme ve iyileşme, geniş kitlelere yeterince paylaşılmadıkça, ortaya çıkan ekonomik faydalar talihsiz bir şekilde sermaye sahiplerine ve patronlara sermaye transferi gibi algılanabilir.


Bu durum, ülke ekonomisinin sürdürülebilirliği ve sosyal adalet açısından ciddi sorgulamaları da peşinden getiriyor. Eğer izlenen politika yol haritası yalnızca kağıt üzerindeki sonuçları hedefliyorsa, sokaktaki insanın hayatında bir değişim yakalamak mümkün olmayacaktır. Bu noktada, ekonomik kararların sadece istatistiklere değil, insanların gerçek yaşamlarına nasıl yansıdığına odaklanmak gerekir. Kapsayıcı ve adil bir ekonomik iyileşme sağlanmadıkça, büyüme lafzı maalesef geniş halk kitleleri için karşılıksız kalıyor.